Solo Botter: Komet
İstiklal Caddesi’nin gözde yapılarından, art nouveau tarzındaki Casa Botter’da, Levent Çalıkoğlu küratörlüğünde düzenlenen “Solo Botter: Komet” sergisi ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Bu seri, sanatseverler için üçüncü buluşma noktası. 2022 yılında aramızdan ayrılan Komet, 1970 sonrası şekillenen eleştirel ve politik figür resim anlayışının önde gelen temsilcilerindendi. Onun eserlerinde gerçek ile hayal gücünün, ciddiyet ile kural tanımazlığın, melankoli ile absürtlüğün izlerini rahatça görebiliyoruz. Komet, resim sanatını felsefe, şiir ve edebiyatla öylesine ustaca harmanlamış ki bu sergiyi gezerken adeta hissediyorsunuz.
İBB Miras ve İBB Kültür iş birliğiyle düzenlenen “Solo Botter: Komet” sergisini 12 Ocak 2025 tarihine kadar ziyaret edebilirsiniz.
Pop Art’ın İkonu: Warhol’un Dünyası
Pop Art akımının en önemli isimlerinden Andy Warhol’un ikonikleşmiş Campbell’s Soup kutuları, Marilyn Monroe portreleri ve Flowers serisini görmek isterseniz, 31 Aralık’a kadar Atatürk Kültür Merkezi’nde sergiyi ziyaret edebilirsiniz. Bu serginin en etkileyici yanlarından biri, Warhol’un eserlerini kronolojik bir sıralamayla görme imkânı sunması. Böylece, sanatçının zaman içindeki gelişimine tanık olma fırsatı buluyoruz.
“Geçmişten Günümüze Bir Bakış”: Tophane Kasrı
Beyoğlu’ndaki Tophane Kasrı, tam 172 yıl aradan sonra “Geçmişten Günümüze Bir Bakış” sergisiyle kapılarını açtı. 1849-1852 yılları arasında Sultan Abdülmecid tarafından William James Smith’e inşa ettirilen Tophane Kasrı, bölgeye gelen askeri kuruluşlar ve yabancı devlet temsilcileri için bir karşılama mekânı olarak kullanılmış. Ayrıca Osmanlı-Yunan Savaşı’nı sona erdiren 1897 Uluslararası Konferansı ve Lozan Anlaşması sonrası Uluslararası Boğazlar Komisyonu’nun toplantılarına da ev sahipliği yapmış.
Kasrı, pazartesi hariç her gün 10.00- 17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Ancak hafta içi gitmenizi tavsiye ederim; böylece kalabalıktan uzak, daha sakin bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Hayatın İçinden Bir Film: En Sevdiğim Pastam
Tahran’da yalnız yaşayan Mahin, zamanının büyük çoğunluğunu evinde ve bahçesinde geçirir. Otuz yıl önce eşini kaybetmiş, kızı ise Avrupa’ya taşınarak kendi ailesiyle orada yaşamaya başlamıştır. Mahin, çoğunlukla yalnız olsa da arada arkadaşlarıyla da görüşmektedir. Bir gün arkadaşlarıyla bir araya geldikten sonra hayatında yeni bir sayfa açmaya karar verir ve yeniden birine karşı hisler besleyebilmek için maceralara atılmaya başlar.
Bu film, bireyin iç dünyasından İran’ın politik atmosferine kadar pek çok duyguyu izleyiciye sunuyor. Hayatın içinden kesitler yakalamak isteyenlere güzel çıkarımlar sunacak bir yapım.
İstanbul’a Adanmış Bir Yazar: Samiha Ayverdi
Samiha Ayverdi, İstanbul’a olan derin sevgisini ve hayranlığını eserlerinde ince bir üslupla dile getiren, bu şehri bir kültür ve maneviyat yurdu olarak gören bir yazar. Onun kaleminde İstanbul, yalnızca bir şehir değil, adeta bir kültürel miras ve manevi yolculuk olarak hayat bulur.
Ayverdi’nin adını sıkça duyup bir türlü okumaya başlayamamıştım. Fakat “İstanbul Kültür ve Estetik” dersim kapsamında hocamın önerisi ve hediyesi sayesinde, “İki Aşina” kitabıyla Ayverdi’nin dünyasına ilk adımımı attım.
